Alfred Stieglitz

one photographer: Alfred Stieglitz

"Alfred Stieglitz and Painting by Georgia O'Keeffe"
An American Place, New York City, 1944


Bio: American photographer, born in 1864 - "father of modern photography" - mainly because he tried to influence the public to recognize photography as an 'art' like painting, sculpture etc.

1875 - started to interest in photography, fool around in a darkroom.
1882 - studied mechanical engineering and photography at the Polytechnic of Berlin.
1883 - bought his first camera.
1902 - became one of the founders of the Photo-Secession movement. More info about Photo-Secession @Wiki
1903 - created and became editor of Camera Work journal.
1916 - started to take photographs of painter Georgia O'Keeffe, hundreds of portraits & nudes.
1924 - married with O'Keeffe.
1930 - started to take photographs of Dorothy Norman, portraits & nudes. (not married her.)
1937 - stopped taking photographs due to health problems and died in 1946.

At first sight: looks like every cliché is firstly discovered by Steiglitz.

Main subject: portraits of O'Keffe & street snapshots.

one photograph: "Spring Showers, NY, 1902" by Alfred Stieglitz

Joel-Peter Witkin

one photographer: Joel-Peter Witkin

portrait from a tribute to genious

Bio: American photographer, born in 1939, studied sculpture, photography & art history at various universities, made researches about poetry - became Master of Fine Arts - In the army in vietnam he photographed accidents and suicides, he was always interested in corpes, spent most of his time in morgues.

Seeks for models by newspaper advertisements. Preferred models are listed below at main subject part.


At first sight: Shockingly weird, a very powerful attack to change public opinion.

Main subject: Dwarfs, transsexuals, hermaphrodites, physically deformed people, bearded women, women with tail, wings or horn, women with more than two nipples, disabled people, people with unnaturally big organs, dead bodies, dead born childs&fetus...


one photograph: "The Kiss, (Le Baiser) - New Mexico 1982" by Joel-Peter Witkin

Note that it is a real dead man head, bisected and composed by Witkin.


Hannah Starkey

one photographer: Hannah Starkey

- will be added soon if I could find one -

Bio: British photographer, borned in 1971, still lives and works in London, studied photograph and film at Napier University and has master of arts degree in photography from Royal College of Art. First solo exhibition is in 1998 wow! @age 27!

At first sight: Loneliness.

Main subject:Young women alone in boxes (cafes, rooms, shopping malls, tubes etc.)

one photograph "Untitled - May 1997" by Hannah Starkey



Links:

biography&additional info @Saatchi
a very cool article @Frieze

additonal note: I came across by her name while I was reading an article about Automat of Edward Hopper - an artist that also deals with alone people.

Toni Frissell

one photographer: Toni Frissell

"I'd Rather Stalk with a Camera Than a Gun", 1935
Source: Library of Congress Prints and Photographs Division

Bio: American photographer, borned in 1907, was a fashion photographer, became one of the freelance photographers of World War II, official photographer of the Women's Army Corps, after WWII took informal portraits of formal people and in 1988 died of Alzheimer.

At first sight: Snapshots of very life.

Main subject: Human, espcially woman @ every part of life.

one photograph by Toni Frissell
Links:
@Wikipedia
@Library of Congress

Jan Saudek

one photographer: Jan Saudek


Photograph from aktualne.cz


Bio:
Czech photographer, borned in 1935, jew, raised in a children's concentration camp, survived - thank god -, now lives in Prague.

At first sight: Photographs for questioning the normality, esthetic norms, ethic norms, all norms.

Main subject: Flesh.


one photograph from 1995 "Sarah goes strong..." by Jan Saudek


personal note: I saw one of his exhibitions last June. I'm a lucky bitch.

Links:
@Wikipedia
Official Website

Antoine d'Agata

one Photographer: Antoine d'Agata
Photograph by Atila Cangır

Bio: French photographer, borned in 1961, joined Magnum Photos in 2004, travels around the world, no permanent residence.

At first sight: Photographs of violence combined with intimacy. Mostly in black & white.

Main subject: Human body.

one Photograph from Stigma by Antoine d'Agata



Links:
Biography @Magnum Photos
Works @Documentsdartistes

çiçekli şiirler yazmak istiyorum bayım!

bu aralar gündemde şiir var. gündem derken benim hayatımın gündeminde, diğerleriyle pek ilgilenmiyorum zaten, gazete de okumuyorum uzun zamandır, dayımın tv açık uyuma huyu olmasa ve beni uyku bir tutsa - bir-tut-sa- belki kastelli'nin tek kurşun anıtını bile günler sonra öğrenecektim.

didem madak'tan daha önce bahsetmiş miydim hatırlamıyorum, tahinpekmez'e yazıp sonra sildiydim buraya taşımadım sanırım.

didem madak izmirli bir şaire ve benim "bu şiiri ben yazmalıydım." dediğim şiirlere sahip bir kadın, sanırım her gün bir şekilde aklıma düşüyordur bir şiirinden bir mısra, eksiksiz, en azından her gün içimden "ispanya'ya gidiyorum bir aşk mektubu yazmaya ve iskambil kağıtlarını ateşe atmaya!" diye geçiriyorum. çünkü aşkın en güzel tariflerinden biri bu firar, kaçma isteği, yolculuk hevesi. zaten ahmet telli de diyor "büyük aşklar yolculuklarla başlar ve serüvenciler düşer bu yollara ancak" diye. oh gene başladı çapraz şiir çağrışımı. didem madak'a dönüyorum...

bu sabah "çiçekli şiirler yazmak istiyorum"la uyandım. hani sonu ünlemlerle biten mısraları olan şiir. "çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım!" diye başlıyor şiir, ve benim gözümün önüne bu cümleyi kuran kız olduğu gibi geliyor, rengarenk elbisesi, dans eden etekleriyle, kaşları çatık ama gülümsemesi duruyor, bir kırıklık var içerisinde ve az sonra anlatacak bize her şeyi.

bekliyorum.

"bilmiyorsunuz. darmadağım gölgemi çiçekli perdelerin arkasına saklıyorum." diyor.

bunu okurken ben kızın minik ayaklarıyla koşturduğunu görebiliyorum. bendeki didem madak sihri de burada zaten, görselliği o kadar yoğun ki şiirlerinin sanki şiir okumuyorum da ufak bir oyun oynanıyor karşımda, iç ses tonum oyundaki o karaktere göre değişiyor şiiri okurken.

*
devam edeceğim.
*

Saudade



İnsanın en mühim icadı dil.
Dilin en basit parçası sesler. Seslere anlam yüklemiş insanlar zamanla, sonra da onlarla anlaşmaya başlamışız. Bu cümle bile beni keyiflendiriyor yahu, anlam > anlamak > anlaşmak.

Kimi kelimeleri çok severim, üzerinde kafa patlattığım kelimelerden biri de "ölüm". Ölüme bir sürü dilde bir dünya seste baktım, en yakıştırdığım "smrt" oldu. Bu tespitte Romain Gary'nin Kadının Işığı'nın da etkisi büyüktür tabi ki... Bir de "mort" var. Smrt ölümün Slav dillerindeki karşılığı genelde, mort da Latince'de. Mort dedin mi bir şeylerin bittiği hissi zort diye oturuyor adamın kafasına, ama smrt dedin mi iğrenç bir şeyler olduğunu hissediyorsun, pis bir koku geliyor hipotalamusuna adamın; smrt: bir yerlerde biri can çekişiyor, şişiyor, kurtlar sırtında leşini yemek için birbiri ardına dalıyor.
Bazı kelimelerin ise karşılığı yok başka dillerde, seslerde. Onlardan biri "gönül" çünkü gönül dediğin ne yürek, ne kalp... Gönül: tertemiz, berrak, ferah. Huzur da öyle, en güzel ses karşılığı Türkçe'de bence. Aynı anlamı başka bir seste bulamıyorum sanki, comfort değil, pohodli değil, huzur yahu huzur!

Böyle çok sevdiğim bir kelime de Portekizce'de ses bulmuş: Saudade. Solitude'un da türediği Latince Solitatem kelimesinden geliyor aslında, yalnızlıktan türemiş lâkin adamların yalnızlık için kelimeleri ayrı: solidão. Saudade'ye Türkçe karşılık ararken melankoli diyebilir belki bir başkası ama ben demem. Saudade hem mutluluk hem mutsuzluğu barındırıyor içinde. Neşenin ve hüznün tınısı içerisinde, ölümün saadeti diye fısıldıyor gönlüm de yok saadet de değil, ölüm de değil. Özlem ama olana ve artık olmayana değil, olabileceklere de belki de, üstelik sadece özlem de değil istek de var içinde... Hem sadece üzüntü yaratmıyor umut da var!

Saudade, hayatın özeti bu aralar.

* Hiç eskimeyecek bir albüm önerisi, hep bu kelimeyi anımsatan: İncesaz - Eylül Şarkıları

Not: Fotoğraflardan ilkini Modern ve Ötesi sergisinde çektim, ikincisi Karaköy - Kadıköy vapurundan.