mezar taşı

Laia Asieo Odo
689-769
Bütün olmak parça olmaktır;
gerçek yolculuk geri dönüştür.

(To be whole is to be part;
true voyage is return. )



Mülksüzler, Ursula K. Le Guin, s. 82

Korku / Bir Bene Gesserit Duası

Korkmamalıyım...
Korku akıl katilidir.
Korku toptan yok oluşu getiren küçük ölümdür.
Korkumla yüzleşeceğim.
Üzerimden ve içimden geçmesine izin vereceğim.
Ve geçip gittiği zaman geçtiği yolu görmek için içimdeki göze döneceğim.
Korkunun gittiği yerde hiç bir şey olmayacak.
Yalnızca ben kalacağım.

Dune - Frank Herbert

gülme, bazen nefretin öldürme biçimidir

sıkılgan ince ince yağan yağmur altında tanışmamız böyle oldu.

önsezilere inanmam, ama uzun zamandır inançsızlıklarıma olan inancımı da yitirdim.

gülüyordu. gözlerinin çevresinde kırışıklıklar oluşuyordu ve yıllar buralarda gelip yerlerini alıyordu.

insan tanımadığı birinin yalnızlığını bu kadar çabuk teşhis edince...

hayatıma o kadar çok kadın girdi ki neredeyse hep yanız kaldım. çok, hiçkimse demektir. (not: bu cümleyi özgün teoman bir yerlerde kullandıydı sanki? - "çok kadın, hiç kadındır oğlum yalnızlıktır sonu." hatta, zamparanın ölümü?)

böyle durumlarda işte yaşamı sürdürme alçaklığı gösterilmez. insan kafasına bir kurşun sıkma inceliğini gösterir.

düstur niteliğinde: bir dostu bırakıp gitme hakkına sahip değilsek, artık dostluktan söz edilmez.

ağlamasını bilmediğim için hep yakındı benden. neyin iyi olduğunu bilmediğimi söylerdi bana.

 su altındaki bir taş gibi kayboldun!

- kadınları hiçbir zaman anlayamayacağım
- aptal aptal konuşma, bu dünyada anlaşılabilen ve bir anlamı olan tek şeydir o...

dostça gülümsedi. bu gülümseme sanki bana değil de çocukluğuma gitmiş gibiydi.

bu da alıntı içinde alıntı: "bir tek şeyi yitirirsiniz ve yaşamınız dopdolu olur" lamartine

inanç dağları yerinden oynatır. ama bazen de yerinden oynatacak dağlardan başka bir şey vermez.

ölüm içeri girmek için, sizin tek başına olmanızı bekler. (meksikalı inancı)

o zaman siz de bana niçin onun yanına uzanmadığımı, niçin onu kollarıma almadığımı ve son soluğunu dudaklarıma çekmediğimi soracaksınız, onu sonuna kadar izleyebilir ve onunla birlikte ölebilirdim. ama hayatta kalmak ve mutlu olmak istiyordu.

imkansıza bir şans tanıyın. imkansızın sabrının ne kadar taştığını ve ne kadar bize ihtiyacı olduğunu bilmiyorsunuz.

- artık yaşamak için hiçbir istek duymuyorum
- bu en eski yaşama biçimi

 insan bir kez umutsuzluğa düşünce, herhangi bir şeye inanmağa hazırdır.

kızım öldüğünden beri zamanımı mutlu olmaya hakkım olmadığnı kanıtlamakla geçiriyorum.

gülme, bazen nefretin öldürme biçimidir.

genel sözlere sığınmak her zaman daha kolaydır.

son iki söz:

bir kadın bütün gözleriyle, bütün sabahlarıyla, bütün ormanları, tarlaları, kökleri ve kuşlarıyla sevildiğinde onun henüz yeteri kadar sevilmediği anlaşılır. ve dünya, sizin yapmak zorunda oldğunuz şeylerin başlangıcından başka bir şey değildir.


...ve ben size aşksız yaşanamaz demiyorum, olabilir ve hatta en iğrenç şeydir bu!

Kadının Işığı, Romain Gary, Can, 1996

Alıntıcının notu: Bunlar kitabı ilk okuduğumda (2000) aldığım notlar, ikinci okuyuş her zaman ayrı keyifli.

siz derinlik arıyor musunuz?

yaşamın yakamızı bıraktığı bir gerçekti ve buna da hep raslantı adı verilir.

her zaman biraz hırsız olan uyku...

...siz derinlik arıyorsunuz, ama uçurumlardan başka bir şey bulamıyorsunuz.

genel olarak hiçbir şey öğrenmek istemedi ve rahatsız olmamak için umut dağıtan hıyarlar gibi davrandı.

birliktelik, bir kadında yaşayan erkek ve bir erkekte yaşayan kadın demektir.

ona gerçekten inanıyorsanız, bu demektir ki yaşamak için bir nedene ihtiyacınız yoktur. henüz yeterince yenilgiye uğramadınız.

başarısız olabiliriz, siz ve ben: iki kazanın kalıntılarıyla bir açık deniz gemisi yapmanın zor olduğunu biliyorum.

insan yaşama nedenini kaybedince, ama gene de yaşamaya çalışırsa, suçlu hisseder kendisini.

- umutla yaşanıyor
- özellikle basmakalıp şeylerle yaşanıyor.

- hangi andan başlayarak mutsuz bir kadın olmaktan çıkıp orospu olur insan?

- aşktan hiçbir şey anlamıyorum.
- çünkü aşk her şeyi anlar, her şeyi yanıtlar, her şeyi çözümler ve her şeyi ona bırakmak gerekir.

kendime olan güvenim belki de bir delinin rahatlık ve esenliğinden başka bir şey değil... iyi. ama biz yenilgiyi kabul etmeyecek kadar zayıfız.

kendim için mutlu olmak istiyorum. türün mutluluğu için mücadele etmek istemiyorum.

dağları yerinden oynatmakla başlamayacağız, rahat olun dağlar gelip bizi bulacaktır.

mutsuzluğa saygılı olmak için hiçbir neden yoktur. hiçbir.

...suyun kaynağa verecek dersi yok, kalp neyle yaşadığını kana açıklamaz.

bu öyle bir dönem ki herkes yalnızlığını haykırıyor ve aşkı haykırdığını bilmiyor. insan yalnızlığını haykırdığında her zaman aşkı haykırır.

Kadının Işığı, Romain Gary, Can, 1996

eve dönmek mümkün mü?

Eğer dönüşün olanaklı olduğuna, kendisi dönmese bile yolculuğun doğasının dünyanın çevresini dolaşmak gibi bir dönüşü içerdiğine derin bir inancı olmasaydı, o yıllar sürecek serüvene büyük olasılıkla atılmazdı. Bir ırmakta iki kez yıkanamazsın, yeniden eve dönmek de olanak dışıdır. Bunu biliyordu; aslında bu, dünyaya temel bakışıydı. Ama o, bu geçicilik kabulünden dev kuramını geliştirmişti; buna göre en çok değişebilen şey, en derin sonsuzluktu, ırmakla olan ilişkiniz ve ırmağın kendisiyle ve sizle olan ilişkisi de salt bir özdeşlik yokluğundan hem çok daha karmaşık hem de daha güven verici bir şeydi. Genel Zaman Kuramı eve dönmenin mümkün olduğunu söylüyordu, yeter ki evin şu ana dek hiç bulunmadığınız bir yer olduğunu anlayın.

Ursula K. Le Guin, Mülksüzler, Metis, Ağustos 1997, sf. 56,57